kısa metrajlı filmler çekiyoruz
gözlerimizi son ses açıp
uzununa izin vermiyor evim ve hipokondriyazis
yine de bugün ayaklarıma kızmıyorum
ayaklarıma ve anneme
gidemeyenlerin gitmek beyanları
salavat getirtmiyor artık
güldürmüyor kırmızı makosenlere
yine de bir kız çocuğu,
ararken oyuncağını rahmimi eşeliyor
ellerine dargınım
ne yazık
ne yazık yavrum, tırnaklarını büyütemeyen ellerine
9 asır-
dır.
sana da rastladım sonra enstitüde
–rüya, merdivenler, amerikanlar ve askerleri, coplar ve yetişememek–
'ne yazık' diyemedim buna ne gülünç.
ama yine de
öğrenemedim, ağzımda kan varken konuşulmaz.
aranmaz üstleri solgun bedenli delikanlıların güpegündüz,
gün aşırı kapı eşiklerine kusulmaz.
anlayamadım
kim daha gebe,
korunmadan sevişenler/korunmadan tiksinenler dünyadan/
korunmadan inkar edenler.
yazmıyordu senin de hiçbir şiirinde
ellerine dargınım
bir yanıtı büyütemeyen ellerine,
ne yazık
ne yazık, 9 sancı-
dır.
anlamam gerek oysa,
istiğfardan önce neden hep istifra.
yüzün dışında her şeye duyulan ikrah,
bugün de yürümeli çoğalarak
soluyan ve solan meydanlarda.
soluyan ve solan meydanlarda.
çünkü ellerine dargınım,
ellerime dargınım
ne ürkünç.
ellerime dargınım
bir şiiri büyütemeyen ellerime.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder